Bataklığa giren bir insan,
sana da çamur bulaşsın ister.
Sen oralı olmadığında da çirkefleşir.
DENİZE DÜŞEN, YILANA SARILIR.
FAKAT DENİZE İTENLERDE DA YILAN DA AYNI BOK.
TEK SEBEBİ, İSTEDİKLERİ GİBİ OLMADIĞINIZDAN.
Yani çaresiz bırakanda aynı, çare benim diyende.
Bu kötü çoğunluk, sizi çaresiz bırakmak ister.
Onlar gibi olmadığınız için sizi dışlarlar, sonra sosyal olmadığınız için size sorunlu der, halbuki kendileri sorunludur, çünkü en başında dışlayanlar onlardı.
BİRDE PSİKOLOJİLERİ BOZUKTUR.
NELER YAPIYORLAR NELER...
Dogma ve Aşılanan İnançlar: Dogma, bireylerin sorgusuz sualsiz kabul ettikleri inançlar ve düşünce kalıplarını ifade eder.
İnsanlar doğdukları andan itibaren aileleri, toplumları ve
kültürel çevreleri tarafından belirli değerler, inançlar ve normlarla
şekillendirilir.
Çocuklar, bilinçli düşünce geliştirme yeteneğine ulaşmadan
önce, çevrelerindeki insanların etkisiyle belirli dogmaları içselleştirirler.
Bu dogmalar, hayatlarının ilerleyen dönemlerinde bile
bireylerin karar alma süreçlerinde ve dünya görüşlerinde kalıcı izler
bırakabilir.
Sorgulamadan kabul edilen bu inançlar, bireyin özgür düşünce
ve kendini gerçekleştirme potansiyelini sınırlayabilir.
RUHU KÖLE OLMAK: Ruhun köle olması, bireyin kendi öz
benliğini kaybedip, başkalarının beklentilerini ve isteklerini karşılamak için
tüm değerlerinden, inançlarından, ve hatta kişisel hedeflerinden vazgeçmesi
anlamına gelir.
BAŞKALARINA ONAYLANMA ARZUSU: Bu arzu, bir insanın tüm
yaşamını kontrol altına aldığında ve kişi kendi benliğinden ödün vermeye
başladığında, ruhun köleliği başlar.
KENDİNDEN VAZGEÇMEK: Ruhu köle olmanın en acımasız
yönlerinden biri, bireyin kendinden vazgeçmesidir. Kendinden vazgeçmek, kişinin
içsel sesini susturup, başkalarının seslerine boyun eğmesiyle başlar. Bu
süreçte kişi, kendisini başkalarının onayına bağımlı hale getirir. Kendi
istekleri, hayalleri ve hedefleri ikinci plana atılır, çünkü başkalarının
beklentilerini karşılamak öncelikli hale gelmiştir.
AŞAĞILIK KOMPLEKSİ: Başkalarıyla sürekli rekabet içinde
olmaları, kıyas yapmaları bunu gösterir.
Ya ondan daha iyi olayım ya da oda benim gibi olsun, benim
yaptığım şeyler iyi olsun, pisliğimi gizleyeyeyim derdindeler.
MEGALOMAN: Kendilerini başkalarından üstün görmek.Bu yüzden
tehdit olarak algılayıp, her türlü kötülüğü yaparlar.
YAPTIKLARI TEK ŞEY, MASTÜRBASYON
Hakaretler etmek, kötülemek, karalamak... sadece kendilerini
rahatlatmak istemelerindendir.
İyi hissedebilmek için, başkalarını kötü hissettirmeye
çalışırlar.
Hatta kendilerini iyi gösterip bunu başkalarının gözüne
sokmaya çalışmalarıda, mastürbasyondur.
Burada kişi kendi kendini bu şekilde tatmin eder.
Karşıdaki kişinin önemi yoktur, sadece "iyi
hayatını" başkalarının gözüne sokmalı ve bu başkaları tarafından
desteklenmeli.Düşünceleri bu şekildedir.
İnsanların, yazdıkları yorumları ya da konuştukları şeyleri,
biraz gözlemlersen, bunun kendilerini tatmin etmek için olduğunu çok rahat
anlarsın.
NEDEN BÖYLE DEDİM?
Çünkü burada hakaretleri eden kişiler, ettikleri lafların ne
kadar doğru, ne kadar mantıklı ya da bu karşıdaki kişiyi ne kadar etkilemiştir,
bunlara bakmaz.
Kendi iyi hissetsinde ne kadar mantıksız, saçma olursa olsun
ya da karşıdaki etkilenmiş, etkilenmemiş, bu hakaretleri eden kişiler için
önemli değildir.
Sadece lafı söyledikten sonra iyi hissetmesi yeterlidir.
Bunları yaptıktan sonra, kendi kendilerine "bu
üzülmüştür" derler.
Ve bunu demeleriyle zaten kendilerini tatmin etmiş olurlar.
Fakat üzülmüş mü üzülmemiş mi buna bakmazlar, böyle olmuştur
demeleride kendilerini tatmin etmektir.
Yaptıklarını anlatıp kendilerini kanıtlamaya çalışmalarıda,
kendini tatmin etmektir.
BENİM YAPTIĞIM NEDİR?
Yaptıklarını yanına
bırakmamaktır.Zarar veren ve bunlar üzerinden keyif alan insanlara hak
ettiklerini vermektir.Bunu yapmaya çalışmaktır.Onu kendi silahıyla
vurmaktır.Yoksa durduk yere birşey yapmak istemem.