4.1- TOXİCLER NEDEN BÖYLE ?

Bataklığa giren bir insan,

sana da çamur bulaşsın ister. 

Sen oralı olmadığında da çirkefleşir.


DENİZE DÜŞEN, YILANA SARILIR.

FAKAT DENİZE İTENLERDE DA YILAN DA AYNI BOK.

TEK SEBEBİ, İSTEDİKLERİ GİBİ OLMADIĞINIZDAN.

Yani çaresiz bırakanda aynı, çare benim diyende.


Bu kötü çoğunluk, sizi çaresiz bırakmak ister.

Onlar gibi olmadığınız için sizi dışlarlar, sonra sosyal olmadığınız için size sorunlu der, halbuki kendileri sorunludur, çünkü en başında dışlayanlar onlardı.


BİRDE PSİKOLOJİLERİ BOZUKTUR.

NELER YAPIYORLAR NELER...


Dogma ve Aşılanan İnançlar: Dogma, bireylerin sorgusuz sualsiz kabul ettikleri inançlar ve düşünce kalıplarını ifade eder.

İnsanlar doğdukları andan itibaren aileleri, toplumları ve kültürel çevreleri tarafından belirli değerler, inançlar ve normlarla şekillendirilir.

Çocuklar, bilinçli düşünce geliştirme yeteneğine ulaşmadan önce, çevrelerindeki insanların etkisiyle belirli dogmaları içselleştirirler.

Bu dogmalar, hayatlarının ilerleyen dönemlerinde bile bireylerin karar alma süreçlerinde ve dünya görüşlerinde kalıcı izler bırakabilir.

Sorgulamadan kabul edilen bu inançlar, bireyin özgür düşünce ve kendini gerçekleştirme potansiyelini sınırlayabilir.

 

RUHU KÖLE OLMAK: Ruhun köle olması, bireyin kendi öz benliğini kaybedip, başkalarının beklentilerini ve isteklerini karşılamak için tüm değerlerinden, inançlarından, ve hatta kişisel hedeflerinden vazgeçmesi anlamına gelir.

BAŞKALARINA ONAYLANMA ARZUSU: Bu arzu, bir insanın tüm yaşamını kontrol altına aldığında ve kişi kendi benliğinden ödün vermeye başladığında, ruhun köleliği başlar.

KENDİNDEN VAZGEÇMEK: Ruhu köle olmanın en acımasız yönlerinden biri, bireyin kendinden vazgeçmesidir. Kendinden vazgeçmek, kişinin içsel sesini susturup, başkalarının seslerine boyun eğmesiyle başlar. Bu süreçte kişi, kendisini başkalarının onayına bağımlı hale getirir. Kendi istekleri, hayalleri ve hedefleri ikinci plana atılır, çünkü başkalarının beklentilerini karşılamak öncelikli hale gelmiştir.

 

AŞAĞILIK KOMPLEKSİ: Başkalarıyla sürekli rekabet içinde olmaları, kıyas yapmaları bunu gösterir.

Ya ondan daha iyi olayım ya da oda benim gibi olsun, benim yaptığım şeyler iyi olsun, pisliğimi gizleyeyeyim derdindeler.


MEGALOMAN: Kendilerini başkalarından üstün görmek.Bu yüzden tehdit olarak algılayıp, her türlü kötülüğü yaparlar.

 

 

YAPTIKLARI TEK ŞEY, MASTÜRBASYON

Hakaretler etmek, kötülemek, karalamak... sadece kendilerini rahatlatmak istemelerindendir.

İyi hissedebilmek için, başkalarını kötü hissettirmeye çalışırlar.

Hatta kendilerini iyi gösterip bunu başkalarının gözüne sokmaya çalışmalarıda, mastürbasyondur.

Burada kişi kendi kendini bu şekilde tatmin eder.

Karşıdaki kişinin önemi yoktur, sadece "iyi hayatını" başkalarının gözüne sokmalı ve bu başkaları tarafından desteklenmeli.Düşünceleri bu şekildedir.

İnsanların, yazdıkları yorumları ya da konuştukları şeyleri, biraz gözlemlersen, bunun kendilerini tatmin etmek için olduğunu çok rahat anlarsın.


NEDEN BÖYLE DEDİM?

Çünkü burada hakaretleri eden kişiler, ettikleri lafların ne kadar doğru, ne kadar mantıklı ya da bu karşıdaki kişiyi ne kadar etkilemiştir, bunlara bakmaz.

Kendi iyi hissetsinde ne kadar mantıksız, saçma olursa olsun ya da karşıdaki etkilenmiş, etkilenmemiş, bu hakaretleri eden kişiler için önemli değildir.

Sadece lafı söyledikten sonra iyi hissetmesi yeterlidir.

Bunları yaptıktan sonra, kendi kendilerine "bu üzülmüştür" derler.

Ve bunu demeleriyle zaten kendilerini tatmin etmiş olurlar.

Fakat üzülmüş mü üzülmemiş mi buna bakmazlar, böyle olmuştur demeleride kendilerini tatmin etmektir.

Yaptıklarını anlatıp kendilerini kanıtlamaya çalışmalarıda, kendini tatmin etmektir.

 

BENİM YAPTIĞIM NEDİR? 

Yaptıklarını yanına bırakmamaktır.Zarar veren ve bunlar üzerinden keyif alan insanlara hak ettiklerini vermektir.Bunu yapmaya çalışmaktır.Onu kendi silahıyla vurmaktır.Yoksa durduk yere birşey yapmak istemem.