4.2- TOXİCLER NASIL ? POPÜLERİZM MAĞDURLARI

BOŞ DUYGUSALLIK

BURÇLARA İNANACAK, "ALFA ERKEK,BETA ERKEK.." ZIRVALARINA İNANACAK KADAR, AKILSIZLARDIR.

İNSANLAR BÖYLE SAÇMA SAPAN ŞEYLER TANIMLAMIŞLAR, 

FAKAT BEN BUN SAÇMALIKLARI BENİMSEMİYORUM, İNANMIYORUM, 

ÇÜNKÜ EGO TATMİN ETMEK İÇİN YAPILMIŞ DUYGUSAL SAÇMALIKLAR.

BOŞ TANIMLAMALAR, İNSANLARI BELLİ KALIPLARA SOKMAYA ÇALIŞIYORLAR.

HALBUKİ İNSANDA HERŞEY KARIŞIKTIR, BELLİ OLMAZ.

(Bunlar üzerine hayat yaşamak ve kurmak akıl karı değildir.)

("Sen bunlar üzerine mi hayat yaşıyon :D" diyin.)

SİGARA İÇMEK, ALKOL İÇMEK FAYDALIDIR,

SPOR YAPMAK ZARARLIDIR BUNLARA GÖRE.


SUBEJKTİFLER

KÖTÜLÜK PEŞİNDELER

HAKKINDA İYİ BİRŞEY SÖYLEMELERİNİ BEKLEME.

SENİ KÖTÜLERLER VE SENİNDE DİĞERLERİ GİBİ, KENDİ KENDİNİ EZİKLEMENİ İSTERLER.

BU TOXİCLERİN DEDİKLERİNİN TERSİNİ YAPIN, O ZAMAN DOĞRU YOLDA OLURSUNUZ.


EŞ KOMPLEKSLERİ VARDIR VE AŞAĞILIK KOMPLEKSİDE.

Eşi sevgilisi olmayan insanı öldürmek istiyorlar.

Muhtaç edip, eşin sevgilin olmadığında da mutsuz yaşamanı istiyorlar.

Sürekli takıntı gibi papağan gibi aynı şeyleri tekrar ediyorlar.


EŞ KOMPLEKSİ: bir kişinin romantik partnerine (eş ya da sevgili) aşırı derecede bağımlı, sahiplenici ve duygusal olarak düşkün olması durumudur. Bu kompleks, kişinin partneriyle olan ilişkisini hayatının merkezi haline getirmesi, ilişkideki dengesizlikler ve idealizasyonlarla birlikte, bireyin kendi kimliğini ve mutluluğunu partnerine bağlı hissetmesiyle kendini gösterir.

TOPLUMSAL EŞ KOMPLEKSİ: bireylerin bir partnerle birlikte olma zorunluluğunu hissetmeleri ve partnerleri olmadığında toplumsal baskı altında kalarak eksik ya da mutsuz hissetmeleri durumudur. Toplum, bir romantik ilişkiye sahip olmayı norm haline getirdiğinde, bu da bireyler üzerinde psikolojik bir yük ve beklenti oluşturabilir.




ÖRNEK: "Kadının beyanı esastır" a katılırlar ama eşitlik ve adalet istiyorlardır.


cevabım
 



KENDİLERİ HER ZAMAN HAKLI (!)
PROBLEM HİÇBİR ZAMAN ÇOĞUNLUKTA DEĞİL, 
NE KADAR SORUN VARSA ZATEN KİŞİDE
BUNLARA GÖRE BÖYLE,
FAKAT PROBLEM BUNLARIN KENDİSİ,
"KİŞİ SORUNU KENDİNDE ARAMALI" DEME AMAÇLARI BİLE
SİZE SORUN ÇIKARTMAK.
O YÜZDEN İNSAN = ENGEL

BİRŞEYİ KENDİLERİ YAPINCA İYİ, GÜZEL, HOŞ
SEN YAPINCA KÖTÜ.
BUNLAR BÖYLE İŞTE
LAFI SÖYLEYEN "ÖNCE KENDİNE BAK" MALI.

SÖYLENEN HER KÖTÜ LAF, HAKARET... YUHLAMAKTIR.
(YUU DİYE BAĞIRMAK)
"TEZAHÜRATA GEREK YOK" DEMELİ
VE YUHLAMALARA BOYUN EĞMEMELİSİN.

ÖZGÜRLÜĞÜNÜZÜ KISITLAMAK İSTERLER
BUNLARA GÖRE, BELİRLİ BİR KALIP İÇİNDE OLMAN LAZIM,
"YA BÖYLE YAPACAKSIN YA DA BÖYLE.."

FARKLI DÜŞÜNCE YOK, BİREYCİLİK YOK,
DÜŞÜNCE DE YOK, YA BÖYLE YA DA HAKARET.

"BENİM BUNLARLA ALAKAM YOK" DA DİYEMEZSİN BUNLARA GÖRE, TARAFSIZ KALAMAZSIN BUNLARA GÖRE.


NPCLİK

NPC, "Non-Player Character" (Oyun İçinde Kontrol Edilemeyen Karakter) anlamına gelir ve genellikle video oyunlarında rastlanan, oyuncular tarafından kontrol edilmeyen, oyunun dünyasında belirli bir rolü olan karakterleri tanımlar. Bu karakterler, oyundaki diğer karakterlerle etkileşime girmez, sadece belirli görevleri yerine getirir ve kendilerine verilen sınırlı rolleri oynarlar. 

Gerçek dünyada "NPC İnsan" olarak tanımlanan kişiler ise, tıpkı bu oyun karakterleri gibi, belirli bir kalıba sıkışmış, bireysellikten uzak, düşünceleri ve davranışları birbirine benzeyen insanları temsil eder.

TÜM SUÇ SİZDEYSE, HERŞEYİ SİZİN YAPMANIZ GEREKİYORSA,

DİĞERLERİ NPCDİR.

NPCLER,SADECE ANA KARAKTERİN İLERLERDİĞİ KADAR İLERLERLER.


KEYFİ NORMLARI, BAŞKALARINA DAYATIRLAR.


Özentilik: Bireylerin kendi kimliklerinden uzaklaşıp, başkalarının yaşam tarzlarını, değerlerini ve alışkanlıklarını taklit etmeleri olarak tanımlanabilir. Bu kişiler, yurt dışında gördükleri ya da başka kültürlerde popüler olan şeyleri abartarak hayatlarına entegre ederler. Bu tür bireyler, kendi değerlerini ve inançlarını kaybetmiş, sadece başkalarının etkisinde hareket eden kişiler haline gelmiştir.

ÖZENDİKLERİ ŞEYLERİ, ABARTIP 5'E 10'A KATLARLAR VE DAYATIRLAR.

 

İlişki, aşk ve benzeri konuları sürekli gündemde tutan ve abartan bireyler:  Genellikle boş bir yaşam süren, hedonist eğilimlere sahip kişilerdir. Bu insanlar, hayatın sadece eğlence ve ilişkilerden ibaret olduğunu zannederler. Ancak, gerçek bir hayatın anlamı, hedonizmden öte, idealler ve hedeflerle dolu bir yaşam sürmekle ilgilidir. Çoğunluk, genellikle bu tür hedonist yaşamlara özen gösterir ve bu yaşam tarzını dayatır. Ancak, bu tür bir yaşamın nihai sonucu genellikle mutsuzluk ve anlamsız bir varoluş olacaktır.

Hep başkalarının hayatlarına müdahale etmeye çalışırlar. Evlilik programları izlerler. Evlilikten mutsuz olan bir dünya insan varken bunları söylemezler. Onlara göre tek mutluluk, sevgililik evlilik.Kapasiteleri sevgililikten,evlilikten öteye geçememiştirler. Papağan gibi aynı şeyleri geveleyip dururlar.

"Bir erkek olarak hayatın zaten zor.Hayatında gereksiz stres,kaos ve huzursuzluk yaratan bir kadınla birlikte olup daha da zorlaştırma." Marcus Aurelius

Hayatında birileri olmak zorunda değil.

 

Subejktif Narsistler: Kendi yanlışlarını doğru olarak kabul eder ve bu yanlışları başkalarına da dayatmaya çalışırlar.

Örneğin: Alkol, sigara gibi zararlı alışkanlıkları faydalı olarak göstermek, spora zararlı demek.Spor yapmak zeka düşürür demek.

Bunun sebebi, işlerine gelmemesidir.

Ya da sadece kendi yapmadıkları, yani işine gelen zararlı şeyler hakkında konuşmaları.

Sonucunda objektif olamazlar.Taktir edemezler, kendilerine bile saygıları yoktur.

Kendileri her zaman iyidir, diğer işine gelmeyenler kötüdür bunların kafasına göre.

 

VİZYONSUZ:Geleceğe dair net bir hedefleri olmayan, sadece anlık tatminlere odaklanan bireylerdir.

ŞUURSUZ: Düşünmeden hareket ederler, mantıktan çok anlık heveslerin peşinden giderler.

HEDONİST: Yaşamlarının merkezine zevki ve anlık tatminleri koyarlar. Onlar için doğru olan, zevk verendir; yanlış olan ise zevk vermeyen, sıkıcı olan her şeydir. Bu bireyler, anlık zevklerin peşinde koşar ve bu uğurda başkalarına zarar vermekten çekinmezler.

 

Doğa ve Özgür İrade: Çoğunluk, genellikle doğayı ve doğanın kurallarını bahane ederek, kendi yanlışlarını meşrulaştırmaya çalışır. (Örnek: doğada böyle, bu bunu yapar, şu şunu…)

(Doğada herşey vardır.Cinsiyet ayrımı olmaksızın şiddet,rızası olmadan çiftleşmek…)

İnsan, doğanın bir parçası olsa da, özgür iradesi sayesinde doğanın ötesine geçebilir ve kendi hayatını şekillendirebilir.

Bu nedenle, doğayı bahane eden çoğunluk, aslında kendi iradesizliğini ve kusurlarını örtbas etmeye çalışır.

 

DOĞA VE EVRİM, SADECE FİZİKSEL DURUMLARDA GEÇERLİDİR, 

MENTAL İŞLERDE BAHANEDİR.

 

Değerleri Kullananlar: Çoğunluk, genellikle toplumsal ve kültürel değerleri kendi çıkarları için kullanır.

Örneğin, Atatürk'ü veya dini değerleri kullanarak, kendi çıkarlarını korumaya çalışırlar.

Herkesin işine nasıl geliyorsa,bunlara göre;

Atatürk 1. dünya savaşında İngilizler,Fransızlar,İtalyanlar... 'a karşı savaşmıyordu, onlar dosttu ve Atatürk kendi kendine savaşıyordu ve ülkeyi eğlenerek kurtardı.(!)

İslam dinide insanları zorlayan bir dindir(!)

Ancak, bu tür insanlar ne gerçek bir Atatürkçü ne de gerçek bir dindardır. 

Kendi çıkarları için değerleri sömüren bu insanlar, aslında o değerlerin özünü kavrayamamış, yüzeysel bir anlayışa sahip bireylerdir.


Instagram Seni Nasıl Kukla Haline Getiriyor ?



Popüler Kültür Bizi Nasıl Aptal Yapıyor ?



Neden Onlar Gibi Olmanı İstiyorlar ?