ÖĞRETİLMİŞ ÇARESİZLİK

Öğretilmiş çaresizlik, bireylerin kendi durumları üzerinde kontrol sahibi olamayacaklarına inandıkları, bu nedenle de çaresizlik ve eylemekte isteksizlik hissettikleri bir psikolojik olgudur. Bu kavram, çabaların beyhude olduğu algısı ile birlikte dış taleplere uyum sağlamanın tek algılanan seçenek olduğu durumlarla ilişkilidir.

Bu makalede, öğretilmiş çaresizliğin kökenlerine, bireyler üzerindeki etkilerine ve bu zihniyeti aşmanın stratejilerine derinlemesine bir bakış sunuyoruz.


Öğretilmiş Çaresizliği Anlama

Şu iki deneyle ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir;


1- Maymun Muz Deneyi (Martin Seligman, 1967):

Deneyde maymunlar, bir kafeste elektrik şoklarına maruz bırakılır. Maymunlar, kaçış sağlayabilecekleri bir alanı kullanarak şoklardan kaçabilirler.

İlk aşamada maymunlar, kaçış imkanına sahiptir ve bu durumu öğrenirler.

Ancak bir süre sonra, kaçış imkanı kaldırılır ve maymunlar şoklara karşı başarısız bir şekilde çaresiz kalmaya başlarlar.

Daha sonra, kaçış imkanı tekrar sağlansa bile, maymunlar önceki deneyimleri nedeniyle kaçmaya çalışmazlar.


2- Kafesteki Ayı Deneyi:

Bu deneyde, bir ayı bir kafeste büyütülür ve belirli bir süre sonra kafesin kapısı açılır.

Ancak ayı, kafesin dışına çıkmaya cesaret edemez, çünkü uzun süre boyunca kapalı kafeste yaşadığından ötürü dış dünyaya karşı öğretilmiş çaresizlik hisseder.


Bu deneyler, çevresel koşulların ve kontrol imkanlarının bireyin davranışlarını nasıl etkileyebileceğini anlamak adına önemlidir. Öğretilmiş çaresizlik, bir bireyin kontrolünü kaybetme duygusuyla ilişkilendirilir ve bu durum, depresyon ve stres gibi psikolojik sorunlara katkıda bulunabilir.

İnsan deneyimlerinde, öğretilmiş çaresizlik kişisel ilişkilerden mesleki çabalara kadar çeşitli alanlarda ortaya çıkabilir. Sıkışmış hissetme duygusu, kendi çabalarının bir fark yaratmayacağı inancıyla birleştiğinde stres, kaygı ve hatta depresyona neden olabilir.


Bireyler Üzerindeki Etkileri:

Öğretilmiş çaresizlik yaşayan bireyler, kendi refahlarına zararlı olabilecek taleplere bile uymak zorunda hissedebilirler. Bu, insanların az özerkliğe veya etkilemeye sahip olduğu durumlarla karşılaştıklarında yaşam kalitelerinin düşmesine neden olabilir.

Ayrıca, öğretilmiş çaresizlik kişisel büyümeyi ve başarıyı engelleyebilir. Başarısızlık korkusu ve çabanın olumlu sonuçlara yol açmayacağı inancı, bireyleri hedeflerini ve arzularını takip etmekten alıkoyabilir.


Çözümüyse, başkalarını boşvermek, "sizin lafınıza göre birşey yapmam." diyebilmek, kendinize ve yolunuza güvenerek o yoldan gitmek ve en önemliside bunları yaparken ne olursa olsun, kesinlikle tereddüt etmeden uygulayabilmek önemlidir.



İLİŞKİLERDE - ÖKÜZ ARABASI

" Türk tipi ilişkiler denilince zihnimde kağnı arabası canlanıyor . kağnı , eski zamanlarda yük taşımak için kullanılan bir araç . bu araç öküze ,eşeğe , ata bağlanıyor ve hayvanlar bu aracı çekiyor . istediğin ağırlıkta yükü yükle hayvan gitmek istemedi mi bir kırbaç darbesi ile mecburen ilerliyor . hayvan yoruldu mu ,hayvanı kağnıdan ayır , hiçbir yere gitmez , kıpırdamaz çünkü kağnı çekmek onun öğrenilmiş çaresizliği olmuştur ve bir kere kağnı çekmeye başlayan hayvan , bu yolda gelişim gösterir , ömrünün sonuna kadar kendisine yüklenen şeyleri zevkle çeker . türk tipi ilişkilerin özeti budur . erkek ; kendisine yüklenen bütün yükü çekmek zorundadır çünkü bu bir görev değil , zorunluluktur , öyle öğretilmiştir .her şey erkeğin görevidir . ilk adım ,sohbet açma , sohbet sürdürme , buzları eritme , alttan alma , karşısındakine kendini kanıtlama , kişisel duvarları yıkma , karşısındakinin gönlünü hoş tutma , naz çekme , ilgi gösterme , planlama , karşısındakine empati ile yaklaşma , haklı olsa bile geri adım atma , sözlerini incelikle seçme , karşısındakini dikkatle dinleme , partnerinin duygusal problemlerini çözme ; dinleme .... erkeğin kabullendiği ve artık sorgulamadan yerine getirdiği görev olarak gördüğü bu zorunluluklar say say bitmez .peki erkeğin ilişkilerde elde ettiği şeyler nedir ? ara sıra su yemek veriliyor nadir de olsa zor kullanarak kağnıdan ayrılması sağlanıp özgür olmasına izin veriliyor :d sarf ettiği eforun karşılığı bu işte ; ne onun yerine geçen birisi var, ne takdir eden ne de onu anlayabilecek vefalı birisi var .sonuçta erkek yapması gereken şeyi yapıyor . peki kendisisin , özgür bir aklın hakikatin , realitenin , kendi değerininin , kendisine olan saygısının farkına varan bir erkek bir kadın için daha doğrusu kendisine pranga takacak birisi için çabalama gereği duyar mı ? duymaz . özgür olmak varken neden kendini bir anda yük çekerken bulsun ki . neden masaya 10 koyup 2 alsın ki ? 10 ile 2 eşit midir ? hepimiz az da olsa eşitsek ,güzel şeyler elde etmek için birlikte çabalamak gerekir ki bu tür bakış açısına sahip kadınlar türkiye serverında goblinler kadar nadir görülür .

umarım bir gün bütün hemcinslerim kağnıyı çekmenin bir seçim olduğunu görür , kişinin kendisine duyduğu saygının her şey olduğunun farkına varır ve kendisini uçsuz bucaksız ovalarda özgür kılar . kim bilir belki bir gün yüzerek avrupaya varır , eşitliğin hüküm sürdüğü o topraklarda kendisine semer ; kağnı takmayı düşünmeyen biriyle birlikte yol alırlar :D "



hayat şunu öğretiyor, kimse için çabalamaya değmez... kendin için çalış, gayret et ve güzel bir hayat yaşa... kadın, erkek, çiçek, böcek vs geçin bunları... modern hayatın dayattığı gereksiz hedefler için değil gerçekten istediğin her neyse onun için çabala...