ÖNEMLİ OLAN NASIL YAŞADIĞIN DEĞİLDİR, NASIL HİSSETTİĞİNDİR!

İnsanların yaşadıkları deneyimlerin yanı sıra bu deneyimlere nasıl tepki verdikleri de önemlidir. 

İnançlarımız ve düşüncelerimiz, yaşadığımız olayların nasıl hissettirdiğini büyük ölçüde etkileyebilir. 

Bir olayı olumsuz olarak algıladığımızda veya negatif bir inanç geliştirdiğimizde, kendimizi kötü hissedebiliriz.

Aynı zamanda olumlu bir inanç ve bakış açısı geliştirmenin insanların yaşam kalitesini artırabilir.

Bir olayı olumlu bir şekilde algıladığımızda ve kendimize olumlu inançlar geliştirdiğimizde, daha mutlu ve tatmin edici bir yaşam sürme olasılığımız artar.

Bu nedenle, insanların zihinsel sağlık ve duygusal refahlarını artırmak için olumlu inançlar ve pozitif bir bakış açısı geliştirmeleri önemlidir. 

İnsanların deneyimlerini nasıl değerlendirdikleri ve nasıl hissettikleri, yaşamın kalitesini büyük ölçüde etkileyebilir.

 

NOT: Birşeyin kötü olduğuna inanırsan kötü hisseder, iyi olduğuna inanırsan iyi hissedersin.

Yaptığın hiçbir uğraşının gereksiz olduğuna inanma.

Onlara emek verdiğini ve seni iyi hissettiren iyi uğraşlar olduğuna inan!


*Zorluklarla baş etmek, ideallerin hedeflerin uğruna acı çekmek iyi hissettirir.

İyi hissetmek ve inanmak, bu zorluklarla başa çıkmak için gereklidir.

Fakat toksik insanlarla uğraşmak, vakit kaybıdır.

Bu ayrımı iyi yapmak gerekir.


Duyguları mantıksal olarak kullanmak gerekli.